30 Nisan 2009 Perşembe

kelimeler

Ne kadar da zor bir çok kelimeyi söyleyebilmek, o lütfa erişebilmek...
Bir çok kelimenin söylenmesi ne kadar zor kimisi için...
Bense kolay konusuyor, kolay yazıyorum hislerimi, saklamaya da çalışıyorum bazen amaçsız...
Bugün aşıkmısın ona sorusu üstüne kaldım ve evet çok diye cevap verdim, dalga geçer gibi...
Kendime sordum alkol sınırlarımı aştıktan sonra aşıkmıyım diye?
Ben hiç aşık olamadım sanırım ama kimseye de hissedemedim ona hissettiklerimi...
Kimi zaman nefret, kimi zaman özlem, kimi zaman koşulsuz sevgiyle doluydu hislerim
Bilemedim aşıkmıyım neyim...
Aşk bence daha özel daha güzel olmalı karşılıklı yaşanmışlıklarla anlatılabilmeli...
Evet bizde yaşadık bir çok şey özel, güzel...
Ama sadece benim içinse bu aşk olmaz ki bu koşulsuz sevgi bence...
Seviyorum, mutluyum, nefret ediyorum...
Ne zor söylenmesi ama yaşanması da bir o kadar kolay duygular...

28 Nisan 2009 Salı

Çocukluğumdan kalma hatıralar sardı dört bir yanımı...

Kokoşela bisküvisi vardı kare şeklinde altın rengi paketli hindistan cevizli...
Renkli çoraplarım vardı önlüğümün altına giydiğim...
Kırmızı ayakkabılarım vardı onlarca hepsi farklı modellerde severek giydiğim...
Yoğurt yerdim o zamanlar kaselerce, şekerli yoğurt...
Ablamlar parka götürmüyor diye isyan edip evin demirlerinden bağırırdım "imdat, beni kaçırdılar, zorla bu evde tutuyorlar" diye...
Anaokuluna giderken serviste yanıma kim otursa telefon numarasını alır, akşam eve gidince atar ertesi gün unuturdum günübirlik arkadaşlarımı(telefon manyaklığım o günlerde doğmuş)...
Buzlu badem alırdı babam hep...

Ben sanırım yaşlandım, geçmişe hüzünleriyle taşlandım:)

Barış Manço - Gamzedeyim Deva Bulmam

Soğuk kış günlerini hatırladım bu video sayesinde, hala izlemeye bayıldığım filmleri...

böyle buyurdu zerdüşt


Böyle Buyurdu Zerdüşt’ü okudum 2. kez. İlkinde ortaokuldaydım daha. Seviyorum eskiden okuduğum kitapları tekrar okumayı; anladıklarım, anlamlandırdıklarım değişiyor çünkü. Zerdüştlerin inançları hep tuhaf gelmişti bana ilgi çekiciydi üstinsan kavramı. Tesadüfen artık Zerdüşt bir arkadaşım da oldu. Aydın İranlı; yüksek lisans yapmak için gelmiş Türkiye’ye ilginç bir çocuk. İstanbul’da Zerdüşt olduğu için çevresindekiler tarafından dışlanmış vs… Mega kent bir Zerdüşt’ü kaldıramamış Avrupa’yı Asya’ya bağlayan köprülerinde… Çok da donanımlı bir çocuk Aydın henüz 22 yaşındayken 3bin işçinin çalıştığı bir şirketin genel müdürü olmuş fakat Ahmet-i Nejat yüzünden batmış şirket. Ben biraz sempatizanı olduğum için kızamadım ama Aydın pek sevmiyor devlet başkanlarını. Bugün bir arkadaşım vasıtasıyla buluştuk. Kurduğu bir cümle beni oldukça şaşırttı; “ İzmir’de her çeşit insan var. Bana verilen tepkiler çok tuhaf fakat hoşuma gidiyor. Utandım sizin hoşgörünüzden, ülkemde bile böyle bir tutum görmedim.”dedi Aydın. İzmirli olmanın gururunu yaşadım yeniden, bu kadar özel bir yerde doğmanın ve yaşıyor olmanın mutluğuyla şükrettim kendime, aileme, şehrime Kordon’da biramı yudumlarken…

erkek orospusu


Çocukluğumdan beri hep söylerim erkek orospusu çok fena bişeydir diye. Kısa hayat tecrübem de her seferinde bana bunu doğrulatıyor. Orospudan kastım öyle sexle, deneyimle vs alakalı değil tamemen karakter orospuluğu. Kendini sadece penisi olduğu için erkek sanan grup. Bi dediği bi dediğini tutmaz bunların, kızı eve bırakmazlar vs onun biryeri acısa acıtasyon kralı olur. Kız hasta olsa nazlı olur vs.Adam olmak kavramı farklı bişey bence. Bi kızda adam gibi olabilir mesela yada çok erkek bi adam, aslında adam değildir.Adam olmak kavramı benim için söyledikleriyle yaptıkları benzeşen, sorumluluk sahibi, sahiplenici. 2 erkekle yaşadığım öğrenci evimde artık delikanlı kız olmaktan sıkıldım. Kahvede takılan, takım elbiseli, ağır maskulen, masaya vuran cinsten erkek görmek istiyorum çevremde. Kokmadığı sürece kırolukta sınırı da olmasın hatta. Emodan iyidir arabesk erkek. Ama yoklar onlar hangi çevrede takılıyorsa bulmak istiyorum. Öyle biladerli hacılı falan da konuşmak zorunda değil, sadece kadının kadın olduğunun, kendinin de erkek olduğunun idrakına erişmiş olsun yeter. Hayatıma bu karakteri taşıyan sadece 2 erkek girdi bundan sanırım açlığım. Onları da ben yitirdim istemeden. İlan mı versem maskulen aranıyor diye...

yine mi çiçek



Kur masayı Madam Despina
Kirli beyaz muşamba örtüleri ser
Çek sediri asmanın altına
Yanında bir ince Müzeyyen abla
Yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
Hamdolsun
Taze mi bitti topik
Canın sağolsun
Amanın yine mi güzeliz, yine mi çiçek?
Hamdolsun
Altınbaş kadehe yağ gibi dolsun



İzmir'i özledim, Kordon'da içmeyi, neşeli insanlar görmeyi, gülümseyebilmeyi, huzur bulmayı, sahile gidip öylece denize bakmayı... Dünyanın neresinde içki içersem içeyim İzmir'de ki keyfi hiç bir yerde bulamıyorum. Sadece hafta sonu için gitsem bile geçici huzur, mükemmele yakın insanların varlığı, o sevilmeyen ama bana en güzel parfümün veremeyeceği duyguları yaşatabilen "Körfez" kokusu, fasılda keyiflenebilme lüksü... Ne özel, ne güzel bişeydir İzmirli olma kavramı. Sıfatımız herşeyden önce budur çünkü. Kızları güzel mi bilemem ama insanı özel İzmir'in gerçekten. Dil, din, ırk vs önemli değildir bizim için İzmir havası tattıysan başkalaşmışsındır zaten. Buralardan gidesim, taze balık eşliğinde sek rakı içesim var...

narcissus


Fiziksel oluşumum narcissus'un kendini keşfettiği yerde(karaburun) olduğundan olsa gerek bi narsizm sardı beni çepeçevre... Kimseyi beğenmez oldum... Kendime mi aşığım ne...
"Narcissus isimli genç, sadece kendi sesi tekrar edildikçe yaşayan Eko isimli bir periye aşık olur. Tanrılar ilişkiyi onaylamaz ve ona periye değil, kendine aşık olma cezası verirler. Bir su birikintisinde kendini görür, aşktan ve açlıktan acı çekerek ölür. Bedeni nergis (Narcissus) çiçeğine dönüşür."

26 Nisan 2009 Pazar

ruhun sarışın

2gün önce aldığım teomanın "insanlık halleri" albümünü sonunda tamamıyla dinleme fırsatı buldum. Herşeyiyle mükemmel bir albüm olmuş bence. Teoman uslubunu beğendiğim nadir söz yazarlarından... Albümde ruhun sarışın ve fahişe bende iz bıraktı bile şimdiden. Çok ben, çok bizden...


"tek başıma bu vücutla fırlatıldım dünyaya
aşk da basitmiş, pişmanlık da, hayat hoyrat bu zamanda
şahin kuşa, kuzgun leşe, ben değil bu dünya fahişe"

zat-ı ali'me birgün birisi dur desin

konuştu
konuştum
istedi
istemedim
sabretti
zorladım
kaçtı
kovaladım
geldi
gittim
istedi
gittim
sevmedi
sevdim
istedim
yaşadım
üzüldü
şaşırdım
şaşırdı
uzaklaştım
yakınlaştım
nefret ettim
garipsedim
hata yaptım
gitti
tiksindim
utandım
istedim
özledim
bittim...

24 Nisan 2009 Cuma

annesi onu çok severmiş, öpermiş




Annemi çok özlemişim. Evime döndüğümde bunu daha iyi anladım. Hiçbirşey yapmak istemedim evde. Öylece uzandım annemin kucağına, hiç konuşmadan o saçımı okşadı, ben ona baktım, ağladım. Aile sevgisinin değerini bir kez daha anladım. Gitmek istemedim hiç bir yere orda öylece kalıyım zaman dursun herşey unutulsun istedim. Ben 3 yaşıma döneyim, en büyük hatam annemin altınlarını balkondan atmak olsun. Kırmızı ayakkabılarım olsun bir sürü. Annemin topuklu ayakkabılarını giyip evde maymunluk yapayım. Daha fazlası olmasın, sonrası olmasın hep orda kalayım. Annem saçımı okşasın ben kucağına yatayım. Babam da kumanda elinde evin hakimi olsun hep güçlü olsun, en büyük hayranı olayım her zaman ki gibi...

23 Nisan 2009 Perşembe

unutmak:göz temizliği

"Acıyla baktım gözlerine; ne hissettigini ele vermeyen, baktıgı her seyden görmeye ve görülmeye dair malzemeler cıkaran, görünenden ziyade görünmeyenle ilgilenen, gözlerden sakınmak yerine gözlerle ugrasan , görünüsü ile oynayıp seyircileri yanıltmaya bayılan, zamanı kabullenmeyen, aslinda hicbir seyi göründügü gibi kabullenmeyen gözlerine..."

"Hiç doğmadı Samur-Kız. Hiç olmadı böyle biri. Yoktu zaten. Ne denli çirkin olursa olsun, sırf seyirlik diye seyrine bakılacak suret yoktur. Çirkinler çirkini, hilkat garibesi, cibilliyet vebali de olsa, hakkı vardı gözlerden ırak kalmaya. O olmayınca vişne rengi çadırın seyircilerinin gözlerini daha, daha da yummaları gerekmedi. Hiç olmadı Bir. Bir rakam eksildi.”

"Bir uçan balonum ben. Sönüyorum şimdi. Havalandıkça hava kaçırıyorum. İçime aldığım havayı, içine karıştığım hayata veriyorum. Gövdem, üzerine inen sineklikten kıl payı kurtulup sersemlemiş bir sinek gibi vızırdaya vızırdaya, bir oraya bir buraya savruluyor havada. Eğer aşağıda bana bakan bir yalnız-çocuk varsa şu anda, gözden kaybolmak üzere olduğumum farkındadır herhalde. Ama zaten bu kadar seyretmek yeter. Zaten daha fazla görülmek istemem. Çünkü mahremdir hayat. Ve mahrem olan her şey gibi, bazı bazı ırak kalabilmelidir gözden, gözlerden.”

Karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini; aydınlık ve yakınlık küçültür. Yani bu kararsız çember, ışık varsa küçülür, ışık yoksa büyür. Yakına bakarken de küçüldüğüne göre, yakn olan aydınlıktır, aydınlıktadır. Uzağın payına karanlık düşer. Zaten karanlığı kimse yakından görmek istemez.

Aşık olunca da büyür gözbebeği; demek ki aşık olunan hep uzaktadır. Aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için, maşuka 'gözbebeğim! ' diye hitap edilir. -Elif Şafak-MAHREM

20 Nisan 2009 Pazartesi

iyi ki doğdum...

5 günlük marmaris tatilim ne yazık ki! sona erdi. Doğum günüm dolayısıyla kafa dağıtmaya gittiğim harika olması geereken tatil bi kaç fiyasko dışında fena da değildi aslında. Sadece bana eşlik eden nadide arkadaşlarım!dan biri yüzünden kadın olmaktan utandım. Amazon ruhum ortaya çıktı.Ucuz kelimesini artık kolay kolay kullanmamaya karar verdim, gerçek ucuzluğu anlayabildikten sonra. Neyse ki bu gereksiz detaylara rağmen harika yerlerde olağanüstü şekilde eğlendim. İhtiyacım olan kafa dağıtma törenlerim gayet iyi geçti sarhoş olup özlediğimi anladığım anti gururlu gün dışında. Ama en çok amazon'u sevdim marmaris'te son gün gittiğimiz yer olduğundan mıdır bilmiyorum. Ağva'yı andıran doğasıyla çok dinlendiriciydi benim için. Örümcek sinekleri hariç... Doğum günümün en unutulmaz ve güzel detayıysa gece 4'te telefondaki konuşmamdı. Hayatımda babamdan sonra en değer verdiğim adamın Hayatımın Kadınının doğum günü kutlu olsun diye başlayan konuşma. Beni yaptıklarımdan sonra hala bu kadar sevebilmesi gurur vericiydi, haketmediğim zamanlarımda yine de yanımda olması ne olursa olsun bana destek olması... Sevilebilecek hiç bir yanımı görmemesine rağmen beni hala inatla hep sevebilmesi... Neyse ki bir yaşımı daha geride bıraktım can kırıkları, acılar, hüzünler ve biraz da mutlulukla dolu bir yaşı...

15 Nisan 2009 Çarşamba

Ne halleri vardı, sahiden,
Bedbaht aşığı berbat eden
onun için hoştu zaten.
Dans edelim gel!
PAUL VERLAİNE

huzur


Buguün bi cafeye gidip kız kıza kafa dağıtmak istediğimiz için, Cafe Simila'ya gittik yeni açılan. Girdiğim andan itibaren huzur doldum, okuduğum şehire çok fazla bir yerdi. Hindistan cevizi ve elma kokuyordu içerisi sadece. Pembe, mor ve şampanya rengindeydi herşey, duvarlarda yağlı boyalar, gazetelik, çeşit çeşit çay kahve kavanozları vs anne evi gibi, anne yemeği gibiydi herşey. Orada otururken önümüzdeki yıl nerede eve çıksak, ne yapsak diye düşünüyorduk. Mekanın huzurundan olsa gerek deniz kenarında dublex eve çıkma kararı aldık. Koca bir kitaplığı ve dvd arşivi, bahçesinde hamağı, portakal ağaçları olan bir ev tutma kararı aldık. Sessiz, sakin huzurlu okula uzak olsa da kafa dinlemeye elverişli olduğu için Akyaka'ya taşınmaya karar verdik. Manzarasını bile gördüğüm an huzur dolduğum için en iyi kararı almış olmanın mutluluğu ile eşsiz wafflelarımızı yedik.

14 Nisan 2009 Salı

Mümkün olduğu kadar sus yahut zaruri, elzem olan sözleri söyle ve az kelimeyle söyle.

Epiktetos

13 Nisan 2009 Pazartesi

istedim

Bilinmeyenleri merak ediyorum hep. Bir süper gücüm olsa akıl okuma olmasını isterdim, herkesin ne düşündüğünü bilmeyi. Çok mu şey istiyorum?

kendimden sıkıldım

Melankolik, östrojen dolu, duygusal,vasıflı! olan kız beni çok sıktı. Şuan itibariyle büyüdüm, güzelleştim, değiştim. Acı da çekmeli tabi insan ama istediği kadar. Benim acı limitim doldu.
Hoşçakal diyorum kısa süreli merhaba dediğim geçici benliğime yada günaydın eski halime geri dönebilmeme.İçip aşk acısı çekme modundan çıkmalıyım artık.
Kimin için, ne için bu beyhude tavırlar. Gerçekleri kabullenmeli realist moduma dönmeliydim.
Döndüm.
Biri beni anlayamıyorsa, tanıyamıyorsa, farkedermiyorsa, kaldıramıyorsa vs bu benim problemim değil sanırım. Çoğunluğun tavrı bu olsa evet şüpheli ben olmalıydım ama azınlık için değişim planı yapamam.
Rod's diary modumu bitirdim. İnanıyorum da buna artık. Unutmadım ama kabullendim. Sınırımı, yerimi, değerimi, konumumu, nerde ne yapılacağını bilecek tecrübeye sahibim.*** Sıkıldığım geçici balığımsı benliğimden çıkıp orjinalime dönüyorum...