28 Temmuz 2009 Salı

dinle kendini

gidenlerin ardından yitirilen nedir?
neden kaybettiğini sanar insan onu yalnız bırakmayı seçenleri... yalnızlık belki de özgürlük gibidir. yitireceklerin olmaz yalnızsan kısıtlanmazsın hayatta 2 kişilik de yaşamazsın mesela artık teksindir. kararlarını, hatalarını tek başına alman atlatman gerekir. tek kötü yanı belki mutluluklarını da tek başına yaşayacak olmandır. belki yalnızsan mutlu da olamazsın kim bilir...
önemli olan kendinle hesaplaşabilmek değil midir?
acını,sevincini, kazancını, kaybını tek başına da sırtlayabilmek...
bence kimse yalnız kalamaz bu hayatta, nasıl özgür olamıyorsak yalnız da kalamayız, istesek de yapamayız. söz gelimi de olsa eş, dost, aile, akraba, eskiler, yeni olma çabasındakiler... hep yanımızdalar değil mi? kalabalık da aslında yalnızlık değil mi?

26 Temmuz 2009 Pazar

stajyer

staj yapmak eğitici midir?
1 buçuk yıl türkiye'nin en seçkin kurumlarından birinde staj yapmış biri olarak hala bu sorunun cevabını bulamıyorum:)
stajın en korkuncu yaz dönemine denk gelen ve benim şuan çok zengin okulum sayesinde yapmış olduğum 60 iş günü olanı bence. herkes tatil yaparken, stajını bitirirken, kurumun kadrolu stajeri damgası yemek de bunun diğer bir yanı:)
ben artık 1 hafta da olsa tatil yapmak istiyorum ve oksijensiz kaldığım için de akli işlevselliğimi kaybettim sanırım:)

14 Temmuz 2009 Salı

seyr-ü sefada yıldızlar siyaha yanmış

varolmanın dayanılmaz hafifliği:)
nasılda beni betimliyor şuan.
3 kelimeyle tarif edilecek kadar dar mıyım?yoksa bu 3 kelime bana fazla mı?
eski hayatıma geri dönme adımları atmaya başladım bugün. geçmişe yolculuktan çok özüne dönüş bu durum benim için. yanlışlarımı bırakıp doğrulara dönme isteğim var.sevilme isteğim var öyle çocukluk aşkı gibi birinin yolda aklına geleyim gülümsesin beni düşünüp...
fütursuzca sevebileyim birilerini, sonunu düşünmeden, kaçmadan, yanlış mı diye kaygılanmadan...
benden geçti mi diye de düşünmüyor değilim.bugün dinlemek zorunda kaldığım bir konu yönlendirdi beni bu düşüncelere.20 yıllık evliliğini yanında çalışan kadın yüzünden bitirmek zorunda kalan birini dinledim. ömrünün yarısını verdiğin insan ne kadar çirkinleşebilir. erkek milleti ne kadar kandırılabilmesi kolay bir türdür yada kadınlar ne kadar çakal olabilir.
hemcinslerimden tiksindim.yanlış, hata söylenmesi ne kadar kolay sonuçları ve yaşanması nasıl zor kelimelerdir.
insan hayatını birkaç kelime mi yönlendirir?herşey bu kadar basit midir?hayat 2 heceli fakat ne kadar da acı ve mutlulukla dolu birşeydir.

12 Temmuz 2009 Pazar

gün gelir büyürsün ya birden

yorgundum
huzur istedim
hayatına girdim
zorla alıştırdım kendimi
mutlu oldum
üzüldüm
kendimi cezalandırma yöntemimdin başlarda
sonra sebebim oldun
güzel hayaller kurduk
sevdim
sevildim
seviştim
huzur sendeydi
huzur bendeydi
alıştım
seninle yaşamaya başladım
sen yine eskisi gibi doyumsuzlaştın
bağlanmaktan korktun
ben senden yoruldum
hayaller kurmak artık sonumuzu getiriyordu
ne kadar çok seversek o kadar uzaklaşıyorduk
sende bende korktuk
benden gitmen için geldim
gitmek istemedin
sonunda yine ben gittim
senden, hayallerden, düzenden, yaşamdan, mutluluktan kaçtım
acılarla olgunlaşmayı seçtim
ve sonunda senin en korktuğun oldu
ben senden de, kendimden de gittim...

9 Temmuz 2009 Perşembe

gidiyorum bu şehirden

gidiyorum yine bu şehirden:( mutlu olmam gerekirken neden mutsuzum? herşey alt üst olacak ben yaptığım her şeyi aynı sabırsızlıkla yıkacakmışım gibi...
herşey olacağına varır değil mi? herkes hakettiğini yaşar?her hatanın bedeli ödenir?
gel ey seher şarkısında içlenmekteyim bunları yazarken 5 saat sonra bambaşka biyerde olacağım için heyecanlı, ümitsiz, sabırsız karmakarışık duygular içerisindeyim.
Sanırım redd'in şarkısında olduğu gibi "inandım, yaşadım, yaşandım daha çok"

5 Temmuz 2009 Pazar

hiç bir yerimde yok asaletin ibresi

Ben allahın sevgili kuluyum en kötü zamanımda beni seninle ödüllendirdi:) Kimine göre harika gelen bu sözler neden benim kulağımı tırmaladı?
Neden bunun karşılığında mutlu olmam gerekirken sen bana ödül müsün yoksa ceza mı henüz tahlil edemiyorum yanıtı verdim.
Benim sorunum ne, ne yapmaya çalışıyorum, beklentilerim isteklerim ne acaba? Doyumsuz muyum?
Kendimi anlayamaz oldum git gide zorlaşıyorum kendime.Çok fazla insan içine karışmamam gerek sanırım beni en çok insanlar karmaşıklaştırıyor. Öylesine net sade yaşamak istiyorum ama ne mümkün:(
Mutsuzluğum kronikleşti sanırım ve virüs gibi çevreme de yaymaya başladım. Kimi soksam hayatıma onu da mutsuz etmek için elimden geleni yapıyorum fakat ne hikmetse sonunda yine ben mutsuz oluyorum?
Biri bana bişey yaptırmış olmalı ve bunların nedeni bu olmalı diyerek kendimi aptalca teselli etmek ümitsizliğimin göstergesi.
Yetinmeyi bilmemek en kötü bi ceza sanırım insanoğluna verilmiş.
Ve ben bununla cezalandırılmış olmalıyım.
Diyorum ki her seferinde evet bu kez iyi güzel herşey...Peki ben neden öylesine söyler oldum bu sözleri. Neden çevreme göre herşey mükemmel sürerken hayatımda bende doldurulamaz bir boşluk var?