15 Şubat 2010 Pazartesi

Dünya üç beş bilgisizin elinde;
Onlarca her bilgi kendilerinde.
Üzülme; eşek eşeği beğenir:
Hayır var sana "kötü" demelerinde.

Dedim: artık bilgiden yana eksiğim yok;
Şu dünyanın sırına ermişim az çok.
Derken aklım geldi başıma, bir de baktım:
Ömrüm gelip geçmiş, hiç bir şey bildiğim yok.

ÖMER HAYYAM

GEÇER

Izdırabın sonu yok sanma, bu âlem de geçer,
Ömr-i fâni gibidir, gün de geçer, dem de geçer,
Gam karar eyliyemez hânde-i hurrem de geçer,
Devr-i şâdi de geçer gussa-i mâtem de geçer,
Gece gündüz yok olur, ân-ı dem âdem de geçer.

Bu tecellî-i hayat aşk ile büktü belimi,
Çağlayan göz yaşı mı, yoksa ki hicrân seli mi?
İnliyen sâz-ı kazânın acaba bam teli mi?
Çevrilir dest-i kaderle bu şu’ ünun filimi,
Ney susar, mey dökülür, gulgule-i Cem de geçer.

İbret aldın, okudunsa şu yaman dünyadan,
Nefsini kurtara gör masyâd-ı mâfihâdan.
Niyyet-i hilkâtı bu aşk-ı cihân-arâdan,
Önü yokdan, sonu .oktan, bu kuru da’ vâdan
Utanır gayret-i gufranla cehennem de geçer.

Ne şerîat, ne tariykat, ne hakiykat, ne türe,
Süremez hükmünü bunlar yaşadıkça bu küre,
Câhilin korku kokan defterini Tanrı düre!
Mâ’ rifet mahkemesinde verilen hükme göre,
Cennet iflas eder, efsâne-i Adem de geçer.

Serseri Neyzen’ in aşkınla kulak ver sözüne,
Girmemiştir bu avâlim, bu bedyi’ gözüne.
Cehlinin kudreti baktırmadı kendi özüne.
Pir olur sâkiy-i gül çehre bakılmaz yüzüne,
Hâk olur pîr-i mugan, sohbet-i hemdem de geçer.

1943
NEYZEN TEVFİK

14 Eylül 2009 Pazartesi

bugünlerde herkes gitmek istiyor

Bu günlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...
Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok.
Bir kendisi...
Bu yeter zaten.
Herşeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.
Hadi kendimize razıyız diyelim,
Öteki de olmuyor;
Yani herşeyi yüzsütü bırakmak göze alınmıyor.
Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız "kalk gidelim",
Öbür yanımız "otur" diyor.
"O"tur" diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira...
İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu...
En kötüsü alışkanlık...
Alışkanlığın verdiği rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz...
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.
Evlenmeler,
Bir çocuk daha doğurmalar,
Borçlara girmeler,
İşi büyütmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.
Misal ben;
Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum.
Değil bu şehirden gitmek,
İki sokak öteye taşınamıyorum.
Alıp götürsem gelmez ki...
Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında.
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?
"Sırtında yumurta küfesi taşımak" diye bir deyim vardır.
Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin.
Kendi imalatımız küfeler...
Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira!
Ölüme inat tutunmak lazım,
İnadına kök salmak lazım.
Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabi yapanlar, ama az.
Sadece kaymak tabakası.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif denk olsa...
Gün içinde mesela;
Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün?
Sabah 9 akşam 18...
Sonra başka mecburiyetler...
Sıkışıp kaldık...
Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli bu kadar ağır olmamalı.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı bir ömür yani...
Ne saçma...
Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
Galiba..
Ben her bahar aşık olmam
Ama her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç, ama olsun...
İstemek de güzel.

Can Yücel

21 Ağustos 2009 Cuma

böyle kahpedir dünya

son 11. staj günümde yoğun çalışmalarım dolayısıyla 3 film izleme olanağı buldum:) biri klasiklerden diğer ikisinde bildiğin romantik komedi piyasa filmiydi.
çok enterasan olan "hayalet sevgililerim"di. her erkeğin özlemini duyduğu yaşama sahip adamın başından geçenler hayallerini yıkmaya yönelik olsa da, olabildiğince gerçekti.
abi ben çok çapkınım, bağlanamam, kız kaprisi çekemiyorum vs. komik erkek tripleridir ya kim seni bağlamak istedi ki bağlanasın:) kandırılması en kolay tür...
çevremdeki kızların günden güne bayağılaşan kaşarlıklarını gördükçe gerçekten erkeklere üzülüyorum artık. ucuz kız, zor erkek dünyasında yaşamak değilim:)
telis yazarken bi yandan da hayata dair sıkıntılara girdim...

28 Temmuz 2009 Salı

dinle kendini

gidenlerin ardından yitirilen nedir?
neden kaybettiğini sanar insan onu yalnız bırakmayı seçenleri... yalnızlık belki de özgürlük gibidir. yitireceklerin olmaz yalnızsan kısıtlanmazsın hayatta 2 kişilik de yaşamazsın mesela artık teksindir. kararlarını, hatalarını tek başına alman atlatman gerekir. tek kötü yanı belki mutluluklarını da tek başına yaşayacak olmandır. belki yalnızsan mutlu da olamazsın kim bilir...
önemli olan kendinle hesaplaşabilmek değil midir?
acını,sevincini, kazancını, kaybını tek başına da sırtlayabilmek...
bence kimse yalnız kalamaz bu hayatta, nasıl özgür olamıyorsak yalnız da kalamayız, istesek de yapamayız. söz gelimi de olsa eş, dost, aile, akraba, eskiler, yeni olma çabasındakiler... hep yanımızdalar değil mi? kalabalık da aslında yalnızlık değil mi?