11 Mayıs 2009 Pazartesi

yeter tenimi acıtmayın...

''...sizce ''fedakarlik'' nedir?
aslında fedakarlık başkalarına işkence etmek için kullanılan kirli bir alettir. üstelik de onurlandırılan, bazen kullanılması için teşvik edilen bir alet. kendi mutluluğunuz için yapmadığınız her hareket sizi başkalarına işkence etmeye bir adım daha götürecektir. fedakarlık yapanlar aslında sevgi dolu insanlar değil, tam tersi kendine acıyan insanlardır ve çok tehlikelidirler.
yaptığınız her şeyi kendiniz için yapın, keyif aldığınız şeyleri yapın, mutlu olun, tatmin olun. o zaman göreceksiniz ki sizin bu doymuşluğunuz çevrenize ulaşacaktır. bunun adı da fedakarlık olmayacaktır. mutluluk da mutsuzluk gibi bulaşıcıdır. kimseyi kendinize borçlu bırakmazsınız, kimseden teşekkür beklemezsiniz, çünkü siz doğal olarak mutluluğunuzu paylaşmışsınızdır.
eğer işin içine bir şeyler adına hareket etmek girdiyse yandınız demektir. sevgi adına bile olsa bu hareket görev, hizmet, karşılık beklemek gibi bir sürü ekle çoğalacak ve sonunda siz şiddetle dolu olarak, hem de ben her şeyi senin için yaptım kandırmacasında karşınızdakini suçlayacaksınız.
kendiniz olun ve hiç kimse ve hiçbir şey için bundan vazgeçmeyin.sizden fedakarlık bekleyenleri reddedin ve sizde kimse için fedakarlık yapmayın.eğer işkenceci olmak istemiyorsanız, fedakarlık sözcüğünden vazgeçin.''

“Bedeni bir bütün olarak tanımak ve ona iyi bakmak zorundasın. Ruh ve bedeni birbirinden ayrı düşünmek, sadece içsel parçalanman artırır.”

“Var olabilmek, kadın olabilmek ya da erkek olabilmek için, önce ayaklarının gerçeğin üstüne basması gerekir. Ayaklar gerçeğin üstünde ilerlemiyorsa zaten yol da yok demektir.”

“Kadın olarak var olabilmek öylesine kıymetli bir varoluş, bunu yaşamanın mutluluğunu anlatabilmek çok zor, böyle bir mutluluğu yaşadığın zaman, başka kadınların da varolabilmeleri, senin için kaçınılmaz bir arzu oluyor...”

Hiç yorum yok: